Ozan Ceyhun aslında babası Demirtaş Ceyhun'un şöhretiyle var olmuştu. 12 eylül'ün çetin günlerinde Kenan Evren'in tasallutundan korkarak yurt dışına kaçan Ceyhun, yıllar sonra yenilemediği vatandaşlığını kaybetmişti. Ailesi Adana'da bilinen, ancak sol kimliği ve yazarlığı nedeniyle ülkenin tanıdığı bildiği bir aileydi. Onun sol ve demokrat kimliği ailesinin ikliminden kaynaklanıyordu. Yurtdışı tecrübesi onu daha farklı bir zihin iklimine taşıyacaktı. Daha "ulusalcı" demokrat bir kimliğe büründü. Almanya'da Yeşiller Partisiyle başlayan siyasi hayatı Türkiye Almanya ilişkilerinde onu bambaşka zeminlere taşıdı. Bugün Viyana Büyükelçisi olarak karşımıza çıktı ama, aslında Ak Parti iktidarıyla 2002'den beri gündemde bir isimdi Ceyhun. Ak Parti'nin "muhafazakar Demokrat" kimliğini ilanını Almanya'daki Hristiyan demokratlarla kıyaslanmaması gerektiğine inanan Ceyhun, "Çünkü Ak Parti siyaseti dini bir karakter arz ediyor. Kılık kıyafetiyle dahi dindar bir kimliği temsil ediyor" diyecekti. "Eşi Başörtülü bir Başbakan'la verilen Türkiye görüntüsü AB'yi ürkütüyor" diyen ve bu ürkütmeyi haklı bulduğunu gizlemeyen Ceyhun, fikir olarak hiçbir zaman Ak Partili olmadı. Ancak Ak Parti iktidarı uzadıkça Ceyhun'un kimliğinde de değişimler başladı. İlk yakınlaşma Ak Parti'nin AB mücadelesinde siyasi iktidarla kurduğu ilişkiyle oldu. Ceyhun bu süreçte destek verdi. Bu desteği unutmayan Ak Parti, onu kendi siyaseti için bir aktör olarak düşünecekti. Bu süreçte iki isimle yakınlaştı: Birisi Ömer Çelik, diğeri Mücahit Arslan. İşte izmir Ak Parti adaylığına taşınan süreç bu ilişkilerle geldi. Bir süre sonra Ak Parti siyasetinin medya aktörü olarak karşımıza çıktı. TV tartışmaları, siyasi programlar onu konuk olarak gündemimizde tuttu.
Peki Ozan Ceyhun portresinden neler çıkar?
O, Ak Parti'nin yeni siyasi kimliğinin bir sembolü olabilir mi?
O, Ak Parti'nin "Türkiye ligi" kuruyorum, her düşünceden insanla çalışırım" kararının sembolü olabilir mi?
Adana'daki Ülkücü yurtta öldürülen genç öğrencinin katili olarak MHP ve Ülkücü camianın tepkisi Ak Parti'nin MHP ile siyasi ilişkisini etkiler mi? Yoksa Bahçeli ile bir fotoğraf verdirilip "Ceyhun'un Adana olayıyla ilgisi yok" mesajı mı verilerek bu tepki dindirilir?
Geçmişten bugüne Ozan Ceyhun neler yazmış ve söylemiş bir hatırlayalım:
Ozan Ceyhun Voice of America 01.11.2002
"İslâm zaten korkulan bir olay haline gelmiş durumda, 11 Eylül teröründen
beri. Türkiye’de de eşi ve kızları başörtülü aile pozları veren bir başbakanı
AB’nin klâsik normlarına uymuyor. AB modern İslâm’a karşı değil ama
modern İslâm’da da AKP’nin sunduğu fotoğraflar yok. Modern İslâm
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin İslamı ve bu anlayışın maalesef
iyice dejenere edilmesi. Sonuç olarak, türban gibi konuların insan hakları
çerçevesinde tartışılması safsatası bunun örneği. AB’de bu anlayış dinin
politika ile ilişkisi olmaması gerektiğine inanan geniş kesimlerinde tepki
görüyor. AKP’yi bizim Alman Hristiyan Demokratlar ile kıyaslamak onlara
büyük bir haksızlık olur. Çünkü Alman Hristiyan Demokratlar’ın, isimlerindeki
Hristiyan demokratlık dışında, politikaya yansıyan dinî hiçbir yanları yok.
Erdoğan’da ise kılık, kıyafette başlıyor, içki içip içmemeye varıyor. Bundan
dolayı da politikacılar tedirgin durumdalar. Avrupa’da aklı başında olan
politikacıların Türkiye’deki bu gelişmelerden dolayı tedirgin olmaları ve
Türkiye’de köktendinci bir partinin iktidara gelmesinin ne derece AB
çıkarlarına uygun olup, olmadığını sormaları bence haklı bir tavır."
Ozan Ceyhun mülakat 2006
Recep Tayyip Erdoğan´ın hükumeti Türkiye'nin islamlaştırılmasını mı istiyor?
Sorsanız bunu inkar edecektir. Fakat bunda bir doğruluk payının var olduğunu
düşünüyorum. Hükumetin İmam hatip okulları mezunlarına vermek istedikleri
imkanlara bakınca veya ısrarla üniversitelerdeki başörtüsü yasağını
kaldırmaya çalışması kendilerinin dünya görüşlerinin Türkiye´nin kuruluş
anlayışıyla çeliştiğini ortaya koyuyor."
Ozan Ceyhun Açık gazete 2007
"Evet işte AB´de gelişmeler böyleyken Türkiye´de ille de “türbanlı” kavgasının
nelere neden olacağını bende kaygıyla izlemekteyim.
Ozan Ceyhun Açık gazete 2008
Bu yukarıda yazılanların doğruluğundan şüphem yok. İşin kötüsü bu tarz
şikayetler sürekli artmakta. Kapatılmasına demokrasiye olan inancımdan
karşı olduğum partinin seçmenlerini oluşturanlardan bir kesim Türkiye’nin
“çehresini” değiştirmek amacıyla ülkenin günlük yaşamını çekilmez hale
getirmekte. Ve bu durum turistlerin gözleri önünde olduğundan Türkiye
dışında da artık çok konuşulur bir hale geldi.
Bildireyim dedim!
Ozan Ceyhun 2001
“Politik im Namen Allahs” - “Allah adına siyaset”adlı kitapçık
Elinizdeki bu broşür geçen senenin ağustos ayında yayınlanmış olduğum
bilgilendirme çalışmasının ikinci baskısıdır. Büyük talepten hareketle
güncelleştirilmiş bir versiyonu neşretmeyi doğru buldum. New York ve
Washington´daki iğrenç ve insanlık dışı saldırılar bu kararımızın doğruluğunu
teyid etmiştir. Zira fanatik islamcıların eylemlerinin izleri Almanya´ya kadar
sürülebiliniyor. Bu olaylar bizlere biz kez daha müslümanlar arasında sadece
aşırı dinci değil aynı zamanda şiddete meyleden şahıs ve grupların varlığını
gözler önüne sermiştir. Bu gerçek bugüne kadar küçünsenmiştir. O bakımdan
bütün grupların bağlantıları ve özgürlükçü toplum için anlamları güncel
gelişmelerin ışığında yeniden değerlendirilmeli. Federal Cumhuriyetin dini
topluluklar ve kiliselere yönelik hoşgörüsü az sayıda insan tarafından istismar
edilen çoğulcu bir geleneğin gereğidir. O bakımdan olayları çok daha
yakından takip etmeliyiz. Bu yayında yaptığımız gibi toplumu aydınlatmalıyız,
zira burada barış içinde yaşayan müslümanların ekseriyeti cadı avına maruz
kalmamalı. Bu manada başta ABD ve burada giderek artan bir insan kitlesinin
şarkiyata, arap dünyasına ve İslam´a ilgi duymasını cesaretlendirici
buluyorum. Şu soru benim için elzemdir: Anayasaya düşman organizelerin
varlığından hareketle yasal islamcı akıma masumiyet çerçevesinde
yaklaşmak doğru mu veya ciddi bir toplumsal tehdidi hafife mi alıyoruz?
Bu bakımdan olayları yakından takip eden birisi olarak istihbaratların
çalışmalarından memnuniyetimi ifade etmeliyim.
Ozan Ceyhun 2002:
Milli Görüş kamuoyuna toplumlarının temel anlayışı ve emelleri ile ilgili yalan
söylüyor.
Ozan Ceyhun AP Parlamentosu soru önergesi 2002:
"Almanyanın 2000 yılında, önceki yıllarda da olduğu gibi, neşredilen federal ve
eyalet anayasayı koruma daireleri IGMG´yi (Milli Görüşü) iç güvenliği tehdit
eden aşırı yabancı unsurlar olarak tanımlıyor. Bunlar devlet okullarındaki din
dersinin şekline müdahil olmaya çalışıyorlar. Bu toplum için büyük bir
tehlikedir.
Komısyonun IGMG, Milli Görüş ve İslam Federasyonunun emelleri ve diğer
birlik ülkelerindeki bağlantıları ile ilgili ne tür bilgisi var. Europol´un konu ile ilgili
bilgisi nedir ve ne tür bir eylem planı öngörülüyor? "
Ozan Ceyhun Cumhuriyet gazetesi 2002
Milli Görüş Terör Örgütü Gibi
Milli Görüş ve Berlin İslam Federasyonu’na “anti-terör kapsamında” ve ciddiye
alınarak yaklaşılması gerektiği vurgulandı. Avrupa milletvekili Ozan Ceyhun,
bu tür örgütlenmelere karşı Avrupa Kamuoyunun çok dikkatli olması
gerektiğini söyledi. Avrupa Parlamentosu’ndaki anti-terör tartışmaları
sırasında geçen hafta yapılan oturumda 660 milletvekilinden yaklaşık 500
Avrupa milletvekilinin onayı ile “Avrupa tutuklama kararı” kabul edilirken
yapılan konuşmalarda, terör tehdidine karşı çok ciddi tedbirler alınması
gerektiği anımsatıldı. Konuşmalarda terör eylemlerinin nasıl cezalandırılması
gerektiği de tartışıldı. Terörün yanı sıra insan ticareti ve kara para gibi 31 ayrı
eylem için gerekli olan “Avrupa Tutuklama Kararı” ile sanıkların Avrupa Birliği
ülkeleri içerisinde bu ülkeden bir diğer ülkeye iadesi kolaylaştırılırken
uygulamanın bu yıl sonuna kadar başlayacağı bildirildi.Türk kökenli ve
sosyal demokrat Avrupa Milletvekili Ozan Ceyhun, Avrupa
Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, Milli Görüş ve Berlin İslam
Federasyonu adlı örgütlere özellikle dikkat çekti ve bunların bazı
konularda en az terör örgütleri kadar tehlikeli olduğunu anımsattı. “11
Eylül’de hepimiz uyandık” diye sözlerine başlayan Ozan Ceyhun, sadece
terörizm tanımlaması ve “Avrupa Tutuklama Kararı”nın yeterli olamayacağını
savundu. Ozan Ceyhun, terörün nedenlerini araştırılması gerektiğini ve
Avrupa Birliği dönem başkanı sıfatıyla İspanya’nın bu tehlikeyi tam olarak
mercek altına alacağından emin olduğunu da vurguladı.Milli Görüş veya
Berlin İslam Federasyonu’nun isimlerini de vererek bunların bazen en az terör
örgütleri kadar tehlikeli olduğunu kaydeden Avrupa Milletvekili, sözlerini şöyle
sürdürdü. “Almanya’dan geliyorum. Almanya, İspanya ve İngiltere terörle
mücadelede tecrübe sahibi ülkeler. Ama benim sorunum, 11 Eylül’den beri
görüldüğü gibi, sadece terör gruplarıyla mücadelenin yeterli olmadığıdır.
Örneğin AB’deki aşırı İslamcılardan bazıları terör örgütleri olarak
nitelenmelerine rağmen güvenlik örgütleri tarafından ‘güvenliği tehlikeye
düşüren örgütler’ olarak tanımlanıyorlar. Benim ülkem Almanya’da örneğin 30
bin taraftarıyla ‘Milli Görüş’ adıyla veya Berlin’de ‘İslam Federasyonu’ adıyla
İslamcı bir grup var. Devlet okullarında İslam din dersi verme hakkından
faydalanıp böylelikle küçük çocuklarda beyin yıkma uygulamalarına izin
verildiği takdirde, bunlar bazı konularda benim için en az terör örgütleri kadar
tehlikelidir.”
Cumhuriyet Gazetesi-13 Şubat 2002
Ozan Ceyhun Konrad Adenauer Vakfı Türkiye 2003
Türkiye ve Avrupa'da Milli Görüş gibi hareketler emniyetimizi ve barış içinde
yaşamımızı tehdit ediyor!
Çeşitli tarihlere ait bu kayıtların Ozan Ceyhun'un karakteri, düşünce dünyasına dair ipuçları verdiği kesindir. Ak Parti iktidarı bu atamayla ya geçmişten bugüne yeterince bir tarama yapmadan bir adım atmıştır, yahut Ceyhun'u "tövbekar" saymış ve geçmişini affetmiştir. Eğer birinci seçenek doğruysa bu atama kararından vazgeçilmesi Ak Partinin siyasi bir mecburiyetidir. Zira bu atama muhafazakar ve milliyetçi camiayı Ak Partinin samimiyeti bakımından sorgulanabilir kılacaktır. İkinci seçenek doğru ve ak parti Ceyhun'u "tövbekar" kabul ettiyse o halde Ceyhun'un bunu kamuoyuyla paylaşması ve eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ilan etmesi şarttır.
ortatv.com - Özel haber