İngiliz Modeli ile Köpek İtlaf etmek bize yakışır mı?

İngiliz Modeli ile Köpek İtlaf etmek bize yakışır mı?

ORTATV Diyor ki!

TBMM'de sokak köpekleriyle ilgili bir düzenleme olduğu aşikar. Ancak düzenlemede İngiliz modeli üzerinde durulduğu iddia ediliyor. İddiadan da öte bu modele sıcak bakılıyor. 

İngiliz modelinde köpekler önce kısırlaştırılıyor, sonra sahiplendirilmeye çalışılıyor sonrada kalanlar uyutuluyor. Uyutuluyor demek itlaf ediliyor manasında. 

Alman usulünde durum daha farklı. Onlar barınak odaklı bir uygulama içindeler. Avrupa'da bu alanda en başarılı ülke ise Hollanda. Zira Hollanda bu işe erken başlamış ve kısırlaştırma modeliyle bugün "sokak köpeği" diye adlandırılacak bir tek köpeği sokakta göremiyorsunuz. Tahmin edileceği üzere en vahşi model ABD ve İngiltere'nin uyguladığı model. 

Peki bu işin "Türk Usulü" neden yok?

Osmanlı döneminden bazı örnekler var. 

Osmanlı’da sokak köpekleri konusu, iki ayrı bölümde ele alınması gereken bir konu. Köpekler, Tanzimat’a kadar altın çağını yaşıyor. 1839’da Tanzimat’ın ilan edilmesinden imparatorluğun sonuna kadarsa ‘Köpeksiz İstanbul’ diyebileceğimiz dönem başlıyor. Tabii, bu dönemlerin biri kesilip diğeri başlamıyor. Köpeklerle yaşadığımız İstanbul, imparatorluğun sonuna kadar devam ediyor; büyük sürgünler olsa da İstanbul, o köpekli karakterini koruyor. Hem eski hem de yeni dönemin âdetleri imparatorluğun sonuna kadar birbirine paralel bir şekilde sürüyor.

Altın çağ dediğimiz dönemde, İstanbul sokaklarında 100 bin civarı köpek olduğu düşünülüyor. Köpekler, sayıca çok ve hatta topluma karşı vazifeleri de var. Osmanlı’da kapalı bir toplum halinde yaşanırdı. Bir mahallede doğulur ve o mahallede ölünürdü. Göçmenler bir mahallede, Orta Anadolu’dan gelenler bir mahallede otururdu. İnsanlar gibi, köpekler de mahalleleri sahiplenirdi. Bir yabancı, mahalleye pek giremezdi çünkü eğer girerse karşısında köpekleri bulurdu.

Türk Usulü denilebilecek tek yöntem herhalde "barınak modelidir. Zira Türk, merhametlidir. II. Mahmud'un Yeniçeri Ocağı'nı kapatma kudreti gösteren Padişah olduğunu biliyoruz. O dönemde Avrupa ile yakınlaşmalardan dolayı sokak köpekleri meselesi de gündem oluyor. Avrupalı elçiler bu mevzuda da Avrupai olunmasını tavsiye edince Sultan Mahmud, köpekleri  toplatıp Ada'ya gönderiyor.  Ancak bir kaç hafta sonra hayvanların aç ve susuz hallerinden dolayı başlayan uğultuya halkın ve kamuoyunun tepkisi olunca köpekler yeniden özgürleşiyor. Bu da dedikoduyu doğuruyor, "Yeniçeriyi kapattı, köpekleri Ada'ya kapatamadı" diye. 

Sultan Mahmud ve dedikodulara aldırmadı, doğrusunu yaptı. Zira Türk, merhametlidir. Hem hayvana hemde insana. Bu nedenle TBMM'deki tasarının "merhametli" bir tasarıya evrileceğinden eminiz. 
Başka türlüsü asla kabul edilemez. 
Gazze'de çocukların nasıl yaşam hakkı gasp ediliyorsa ve biz buna itiraz ediyorsak  hayvanların da yaşam hakkı gasp edilemez. 
Avrupa tarihi nasıl vahşi, tek dişi kalmış bir medeniyetse hayvanlar içinde toplu ölümler tarihidir. Asla örnek alınamaz. 
Sokak köpekleri kısırlaştırılmalı, kayıt altına alınmalı ve sahiplendirilenleri sahiplerinin yanına kalanı ise barınaklara kaldırılmalıdır. Barınaklar denetlenmelidir. Bakımlı ve temiz olmalıdır. 

İngiliz Modeli ile Köpek İtlaf etmek bize yakışır mı?

 

DİĞER HABERLER

Unutursak Tekrarlanır
Unutursak Tekrarlanır
16 Temmuz 2024 Salı
Dücane Nereye Koşuyor?
Dücane Nereye Koşuyor?
20 Haziran 2024 Perşembe
"Sınıf Atlayan" Abilere Uyarılar!
"Sınıf Atlayan" Abilere Uyarılar!
19 Haziran 2024 Çarşamba
Türkiye
Türkiye'ye Zafer Yaşattılar!
19 Haziran 2024 Çarşamba
Kılıçdaroğlu
Kılıçdaroğlu'nu İhmal etmedi!
15 Haziran 2024 Cumartesi