14 Mayıs 2023 seçimlerinde Erdoğan'ın gideceğinden çok emin olan Millet İttifakı " Sekiz bin bürokrat hazırladık; iktidara gelir gelmez bir aksama olmadan sekiz bin dürüst, vatanperver bürokratla iktidarı devr alacağız!" açıklaması yapmaktan çekinmemişti. Sadece bürokratlar mı hazırlandı? Peki ya medya? Erdoğan'ı göndereceğinden emin olan Millet İttifakının medyası hazırlık yapmadı mı? Yaptı. Olmadı...
Fakat 31 Mart gecesi ortaya çıkan tablo ile söz konusu hem bürokratları hem medya mensuplarını büyük bir heyecan kapladı. Önce yerelde, belediyelerde konuşlanılacak ve halkı rahatsız etmeden/uyandırmadan hızla iktidara yürünecek. Fakat hem CHP belediyelerinin hem devr aldıkları AK Parti belediyelerinin kasa durumu; bu büyük heyecan dalgasını karşılamaya uygun değil. Dolayısıyla "seçmek/seçici davranmak" gerekiyor.
Roma gezisine götürülenler tam da bu "seçilmiş" liste çalışmalarıyla ilgili. Peki neden çokça eleştiri aldı bu gezi? "Neden bütün gazetecilerin masrafını belediye karşılamış!.." serzenişi var. Oysa gezilere, programlara bütün masrafları belediye tarafından karşılanan organizasyon biçimi hep var. İktidar, muhalefet fark etmez; bütün partilerde, belediyelerde rutin bir uygulama. Peki neden İBB'nin başı ağrıyor bu rutin uygulamadan.
Çünkü, iktidarı eleştirirken "millet aç! aç!... bu kamu imkanlarını kime peşkeş çekiyorsunuz!..." temposunu o kadar çok tuttular ki; eleştirdikleri ne varsa hızla önlerine geliyor. Akraba ataması, belediyenin borçları, kamu imkanlarını istediklerine harcama, ünlülere konser veya konuşmacı gerekçesiyle ünlülere ödenen yüksek meblağlar... Hepsi 31 Mart gecesinden bu yana hızla CHP tarafından da sürdürülüyor.
Aslında, herkes şunun farkında: CHP'de "Sıra bizde!..." enerjisiyle yıllardır için için yanan, kıvranan bir kitle var ve istese de kendini kontrol edemiyor.
Ayrıca CHP ısrarla " 31 Mart gecesinde yerelde iktidara geldik ve her partiden oy aldık; bize avans verildi. Çok dikkatli olmamız lazım ve hizmet ederek iktidara yürümemiz gerekiyor!..." diye bu için için yanan kitleye "Sakin olun; süreci yüzümüze gözümüze bulaştırmayalım!..." diye telkinde bulunsa da; nafile... Çünkü; bu kitle, yılların biriktirdiği bir "enerji" içinde; hatta sürekli "enerji içeceği" olarak da günde en az bir kaç defa "hesap sormaya geliyoruz! 22 yıllık işgale son vereceğiz!..." gibi aşırı enerji içeceği içmekten kaynaklı "sarhoşluk etkisi" dozajında sağa sola politik naralar atıyorlar.
Oysa... Halkın iradesi "enerji içeceği" kullanmaz. Daha çok doğal ürünler kullanır. 22 yıl içinde yerelde ve genelde aldığı hizmete bakarak oy verdi halk. Ülkeyi tehdit eden unsurlara bakarak karar verdi. Eleştireceği konularda sözünü esirgemedi. Çoğu zaman enerji içeceği almak noktasında haddini aşanlara da sandıkta haddini bildirdi. “22 yıldır süren..” diye başlayan tüm eleştiri ve aşağılamalar aslında halka yönelik de hakaretlerdir. CHP’ye avans veren de aynı halktır.
Nitekim halkın iradesi 2017'den bu yana AK Parti içinde muhalefete öykünüp "Acaba politik enerji içeceği nasıl bir şey?" merakıyla;
Kamu imkanlarını kendi kariyeri için kullanan; Erdoğan soyadının arkasına sığınıp ihale-atama-rant üçgeninde gemisini yürüten; halkı "oyalanacak sürü" diye gören; daha tehlikelisi başkan veya vekil seçildiğinde; aldığı sorumluluğu kurallara uyarak ve takım oyunu ile yerine getirmek yerine; dudak hareketiyle istediğini yapan ve bunun yanında kar kaldığını görünce; azan bir güruh oluştu.
Uzun süre iktidarları mutlaka yakalayan öldürücü bir hastalıktır bu ve AK Parti içinde bu hastalık Covid19 gibi hızla yayıldı. 2017'den bu yana AK Parti hızla oy kaybetti ve kaybetmeye devam ediyor.
Fakat çok ilginç bir psikoloji hakim oldu AK Partiye ve CB Erdoğan'ın işi "içinden çıkılması zor bir çıkmaz labirent"e girmiş oldu: Bu labirentin adı şudur: Halkın mesajının gereğini değil mesajın tarifini değiştirelim!...
Yani AK Parti içinde 2017'den bu yana yaşananlardan sorumlu olanlar içinde etkin bir grup ( Ki, CB Erdoğan için bu ekibi tasfiye etmek bir iç mesele) şu teklifi yapıyor CB Erdoğan'a: "Biz, halka, nasıl bir mesaj verdiğini, bizzat dönüp halka anlatalım!...". Yani Enformatik oyun teklifinde bulunuyorlar.
Aslında tam da İmamoğlu'nun en temel politikasını teklif ediyorlar. Roma gezisi sonrası İBB açıklaması ile CB Erdoğan'a 31 Mart gecesinin gereği noktasında teklifte bulunanlar aynı metoda inanıyorlar: Enformatik oyun
Mesajı verene dönüp "sen bu mesajı verdin; aldım!..." diyerek mesajın tarifiyle oynamak!
Tanığım(ız) Erdoğan, ne zaman mesajın gereğini yapmayı zamana yaydıysa; halk mesajını tarifini dönüştürmeye imkan vermeyecek netlikte verdi.
Şimdi kritik soru şu: bütün yollar Roma'ya çıkar mı? İktidar da bir Roma gezisi midir?
Ne diyordu Nevşin Mengü " Kendi cebimizden ödeyecek kadar zengin değiliz; masrafları kendimizin ödemesi durumu bizi aşar!...".
Oysa doğru cümle şudur: " İktidar gezilerini ve davet ettiklerinin masrafını karşılayacaksa iktidardır. Önemli olan o gezi, program ülkeye faydalı mı değil mi?."
Nevşin Mengü "Tamam etik değil; fakat biz fakiriz! ne yapalım" tadında konuşuyor. Oysa tadı verecek cümle şudur: " Davetlilerin masraflarını İBB'nin karşılaması doğrudur. Önemli soru şudur: Davetlilerin özellikleri ile organize edilen program arasında bir uygunluk/örtüşme var mıdır?...".
Fakat, iktidar gitsin de nasıl giderse gitsin, derseniz. Akıl, mantık, usul tanımadan iktidara herseye boca ederseniz; o zaman makul soruları ve cevapları bile organize edemiyor hale düşersiniz. İktidarı eleştirmek adına makul olanı kaybederseniz; kendinizle ilgili makuliyeti de kaybedersiniz.
Zaten, AK Parti içinde de soru ve cevap arasındaki makul zinciri koparmış bir ekibin, dünyanın en yenilikçi ve vizyonu olan siyasi harekete "kötü jübile" zemini hazırlaması da aynı hatadan kaynaklanıyor: Mesajın gereğini yapmak yerine mesaj verene dönüp mesajı tariflemek!
CB Erdoğan etrafındaki bir grubun enformatik oyun teklifine çok sert cevap vermiştir/vermelidir. Çünkü halkın mesajının her zaman gereğini yapınca Erdoğan kalmıştır. Uzun yıllar yol arkadaşlığı yapmış olanlar içinden bu teklifi yapanları reddetmek Erdoğan’dan bir şey eksiltmez. Aksine bir milleti bir avuç enformatik tezgacıya yedirmemiş olur.
Etiketler:
ServetHocaoğulları, OrtaTV, NevşinMengü