"Türk Usulü Siyaset" tarihi bir gerçeklik. Buradaki "Türk Usulü" ifadesini netleştirmek gerekiyor. Bunu iki şekilde okuya biliriz:
Birincisi; Usule aykırı olsa da Türk'lerin alışkanlığına vurgu yapılıyor. Yani ortada bir usul hatası var; ancak alışkanlıklar var ve toplum bunu yadsımıyor; hatta bizzat toplumun talebi de bu yönde.
İkincisi; İş yapış tarzı kendine özgü, kendi şartları ve gelenekleri içinde geliştirilmiş bu topraklara özgü tarz. Zaten Usul demek bir şeyin aslının geliş yolu demek. Dolayısıyla işin aslı ne ise onun geliş yolu da ondandır. Türk Usulü ifadesi de bu tarifle kullanılmaktadır.
CHP'nin yerel seçim sonrasında, bütün hazırlığı AK Parti dönemini yüksek perdeden karalamak iken; birden CHP'li belediye başkanlarının akrabalarını göreve getirmesi gündem oldu. Çok büyük tepki aldı. CHP genel başkanı Özel'de "Dikkatler üzerimizde; çok dikkatli olmalıyız. Burası akrabalara iş vereceğimiz yer değil!.." diye açıklamalar yapıyor.
Oysa... burada çok büyük bir yanılgı, algı oyunu var. Hatta siyasi şov var. Neden? Çünkü ortaya sadece bir kelime atılıyor: Akraba.
Akraba tarif edilmiyor. Akraba olmanın hangi hukuki prosedüre göre atanıp atanmayacağına dair bir usul de ortaya konmuyor. O zaman geriye tek şey kalıyor: Siyasi dedikodu malzemesi olarak akraba.
Nitekim CB Erdoğan da bu tartışmanın odağında idi. Başta Berat Albayrak ve Selçuk Bayraktar olmak üzere.
Fakat bu konuda en orijinal yaklaşımı Bursa Büyükşehir Belediye başkanı ve aynı zamanda "Siyaset-Akraba ilişkisini" modellemiş biri olarak Mustafa Bozbey başkan sergiledi. Akrabalarını atadı ve bunu üç önemli kavram ile meşrulaştırdı. Güven, liyakat ve operasyon.
Bozbey "AK Parti o kadar borçlu, sorunlu bir belediye bıraktıki bize. Bana, güven duyacağım, liyakatli ve operasyon gücü olan kişiler lazım. Bu üç özelliği bulabileceğim en iyi kişiler arasında akrabalarım da var; hatta önceliğim akraba." diyor.
Bozbey bir mesaj daha veriyor; bu üç özellik sahibi olup da sırf akraba diye kurban etmeyelim!.... Fakat lafını dinletemiyor. Oysa Bozbey'in bir modeli daha vardı; Türkiye'ye armağan ettiği: Nil-Vak... Yani Belediyenin arka bahçesi olan Akraba Vakfı. Fakat bu yazımızın konusu değil. Bizi ilgilendiren kodlama: Güven, liyakat ve operasyon gücü.
Fakat CHP, bu üç özelliğe sahip olsa bile; CB Erdoğan'ın, AK Partinin atadığı akrabalar örneğini seçim malzemesi yaptığı için, zaten "Saray" temposu da akrabalığın en üst düzey erkliği demek olduğu için; kendi başkanlarının bu zeminde gündem olmasını "sorun" görüyormuş gibi... sunuyor. Oysa öyle değil.
CHP ilk defa kurulmuş bir parti değil; onlarca yıldır yönettiği belediyelerde zaten "akraba etkinlikleri" vardı. Her partide var.
Asıl kritik eksen şu: Güven, Liyakat ve Operasyon gücü... gerekçesiyle, akrabaların kurban edilmemesi ricası. Fakat toplum hassas; toplum bu üç özelliğe sahip olup da akraba olunca "kelle" istiyor!... Fakat, liyakat, güven ve operasyon gücüne sahip olmadığı halde onlarca farklı örgütlenme/kayırma konusunda aynı hassasiyet oluşmadı/oluşmuyor?
Oysa akraba konusu burada "politik günah keçisi" yapılıyor.
Mesela, bu akraba hassasiyetinin içinde "kan bağı" varsa; acaba atamalarda "okul arkadaşlığı", "asker arkadaşlığı", "köyden hemşeri", hatta " İl hemşerisi olmak" gibi diğer bağlar sebebiyle yapılan atamalara ne diyeceğiz? Örneğin bunlarda güven, liyakat ve operasyon gücü var diye meşru mu göreceğiz?
Demek ki mesele asıldan alınmıyor. O nedenle usul konusu değil.
Bir de güven, liyakat ve operasyon yerine; bir üç kelime daha var ki, asıl bunu toplum konu etmeli ve üstüne gitmeli: İtaatkar, örtücü ve paydaş.
İtaatkar yani özgür, özerk hareket etmeyecek; tabi olucu, uysal ve uyumlu tip. Aklı ve vicdanı edilgen, pasif insan.
Örtücü demek; adalete, hakkaniyete sığmayan; usul dışı yapılanları ifşa etmeyecek, farkındalık oluşturmayan, kazanımlarını susmaya borçlu tip.
Paydaş yani suç, günah veya kariyer ortağı.
Asıl yaygın ve baskın örgütlenme kodları bunlar: İtaatkar, Örtücü ve Paydaş.
Bu üç özelliğe sahip olanı nereden bulacaksınız? Tanıdıklar arasından. Tanıdıklar kimler? Akraba, köylü, okul arkadaşı, asker arkadaşı ve hatta Partiden yandaş. Liste uzayıp gider...
Neden güven, liyakat ve operasyon gücü yerine itaatkar, örtücü ve paydaş tipler hızla çoğalır; örgütlenir ve korunup-kollanır?
Bunun sade bir cevabı var: Siyaseti kendi kariyeri ve rantı için kullananlar buna mecbur! Çünkü güven, liyakat ve operasyon gücü olanlarla çalışmak bunların işine gelmez...
Şimdi çok açık ifade etmek lazım. Ortada hizmet varsa; başarı varsa; vizyon varsa; misyon varsa; fayda varsa... orada güven, liyakat ve operasyon gücü olduğu içindir.
CB Erdoğan'ın iktidar dönemindeki büyük başarıların, hizmetlerinin de ana sebebi budur.
Ancak yine CB Erdoğan'ın dediği gibi; ortada "Metal/Mental yorgunluğu var!..." ise "Biz de kibir yok, olmamalı; ama şikayetler çoğaldı!..." diyorsa; 2017'den bu yana girilen her seçimde AK Parti oy kaybediyorsa; o zaman artık itaatkar, örtücü ve paydaş örgütlenme alıp başını gitmiş demektir. Ve bu Covid-19 gibi öldürücü, salgın ve büyük kayıplara sebep olur.
Dolayısıyla; Canbaz oyunu gibi, "bak bak akraba!..." şovlarına gerek yok. Asıl izi sürülmesi gereken: kim itaatkar, örtücü ve paydaş tipleri bulup örgütleniyor. Kim okul arkadaşı, asker arkadaşı, hemşeri, akraba içinden bunları seçiyor?
Ve asıl önemli olan şu: Partiler arasındaki mücadeleyi eğer her partideki liyakatli, güvenilir ve operasyon gücü olanlar yaparsa; zaten siyasete de hizmete de büyük kazanımlar gelir.
Fakat itaatkar, örtücü ve paydaş örgütlenmeler her partide çoğalıyor ve partiler arası mücadelede hep bu tipler ön planda polemik yapıyorsa; şundan emin olun: Bütün partilerdeki bu örgütlenmeler bir birleriyle mücadele içinde değiller; aksine bir çok alanda açık-gizli ortaklar!...
Şimdi CB Erdoğan'ın önünde bir yol ayrımı var: Ya bütün partileri güven, liyakat ve operasyon gücü sahibi insanların çoğalması ve mücadeleyi bunların yapması için hem AK Partide hem tüm partilerde büyük elemelere mecbur bırakacak!...
Veya Covid-19 gibi politik alarm çalıp ;Türki siyasetini ikinci bir emre kadar eve kapatacak!
Politikanın eve kapatılması ne demek? Biraz düşünelim. Önemli olan tehlikenin farkında mıyız? Önemli olan itaatkar, örtücü ve paydaş özelliklere sahip tipleri etrafında toplayıp örgütlenen kariyerist ve rantçı siyasetçiler için aşı buluna bilecek mi? Bizce bunun aşısı var!...