İstanbul'da Yeşilpınar-Şişli hattındaki İETT otobüsünde bir çiftin öpüşmesine tepki gösteren yolcular, "Burası Türkiye! Burada kanun var, nizam var, aile var, ayıp sana, ayıp" dedi.
"ARABİSTAN MI BURASI"
Tepki gösterilen kadın yolcu ise, "Arabistan mı burası? Senin terbiyen çok iyi." diye cevap verdi.
"TÜRKİYE'DE İNSANLAR ÖPÜŞEMEZ Mİ"
Başka bir yolcu ise, "Türkiye'de insanlar öpüşemez mi? Sana ne" diyerek tartışmaya dahil oldu.
Yaşanan tartışmalar Diyanet'e soruldu.
Diyanet bu durumlarda ne yapılması gerektiğine dair ayrıntılı bir cevap verdi.
Diyanet'in verdiği cevapta özetle, güzel bir üslupla faydalı
olacağına inanılıyorsa, nasihat edilmesi gerektiği belirtildi. Nasihat
edilecek kişiyi tanımıyorsanız, Diyanet nasihatın fayda yerine zarar
getirebileceği uyarısında da bulundu.
SORU
"Geçtiğimiz günlerde İETT otobüsünde bir çiftin birbirini
dudaktan öptüğü ve bazı yolcuların duruma tepki gösterdiğine dair
görüntüler ortaya çıktı. Toplu taşıma araçlarında böyle bir durumla
karşı karşıya kaldığımızda ne yapmamız gerekir?"

CEVAP
"Malumunuz olduğu üzere emr-i bi’l-maruf nehyi
ani’l-münker (iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak) gücü yeten tüm
müslümanlara farz olan bir görevdir.
Nitekim Peygamber (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle
değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de
gücü yetmezse, kalbiyle buğzetsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir”
(Müslim, İman 78. Ayrıca bk. Tirmizi, Fiten 11; Nesai, İman 17).
Öncelikle günümüzde emr-i bi’l-maruf nehyi ani’l-münker iki suretle
yapılabilir:
1- Sözlü ve yazılı (imkan varsa medya yoluyla da)
yapılır: Bunu yaparken örf, adet ve meri kanunlara dikkat etmek gerekir.
Aksi takdirde fitneye sebep olunabilir. Fitneye yol açabilecek ve
Müslümanlara zarar verebilecek ise, bu durumda emr-i bi’l-maruf nehyi
ani’l-münker yapmamak zorunlu hale gelir. Zira zararı faydasından çok
olan bir şey yapılmamalıdır.
FERD DEVLETİN VAZİFESİNE MÜDAHİL OLMAMALIDIR
2- Davranış ile yapılır: İslam’ın güzel ahlak kurallarına
uyarak ve dinimizi yaşayarak örnek olmaktır. Herkese tatlı dil, güler
yüz göstermek, kimseyi incitmemek, kimsenin malına, ırzına göz dikmemek
ve kanunlara uymak en tesirli, en faydalı emr-i bi’l-maruf nehyi
ani’l-münker yapma şeklidir. Bunun içindir ki, “lisan-ı hal, lisan-ı
kalden entaktır: İnsanın hal ve hareketi, sözünden daha tesirli olur”
demişlerdir. Ayrıca şunu bilmek gerekir ki, el ve güç kullanarak emr-i
bi’l-maruf nehyi ani’l-münker yapmak devletin vazifesidir. Ferd devletin
vazifesine müdahil olmamalıdır. Kişinin vazifesi sadece sözle ve
yazıyla bu vazifeyi yerine getirmektir.
GÜNAH İŞLEYEN BİRİNE...
Emr-i bi’l-maruf nehyi ani’l-münker yapıldığı takdirde
fitneye sebep olunacağı anlaşılırsa veya zannı galiple bilinirse, bunu
terk etmek vacip olur. Zira faydası olmayacağı ve zarar geleceği
bilindiği halde, günah işleyen birine emr-i bi’l-maruf nehyi ani’l-münker yapmaya kalkmak isabetli bir davranış şekli değildir.
GÜZEL BİR ÜSLUPLA İKAZIN FAYDALI OLACAĞI UMULUYORSA...
Böyle bir durum yoksa ve güzel bir üslupla ikazın faydalı olacağı umuluyorsa nasihat edilmelidir.
FAYDA YERİNE ZARAR GETİREBİLİR
Zira emr-i bi’l-maruf nehyi ani’l-münker yapacak olan
kişi, günah işleyen kişiyi tanımamaktadır; tanımadan yapılacak olan
nasihat, fayda yerine zarar getirebilir. Eğer bu günahı işleyeni
tanıyor ve nasihatini de kabul edeceğini umuyorsa; bu durumda kırıcı
olmadan, kaba bir söz sarfetmeden uygun bir lisanla din kardeşimizi bu
kötü alışkanlıktan kurtarmaya gayret etmelidir."