Bayhan Yazısında; "113. yıla girerken Ayasofya Müjdesi geldi. Sebilürreşad, elinizdeki nüshayla 113. Yılına merhaba diyor.
Bugünlere ulaştırana hamd ediyoruz. Bu ay 24 Temmuz’da kilitleri kırılan Ayasofya müjdesiyle
sizi selamlıyor olmak bizim için ayrı bir heyecan. Sebilürreşad için Ayasofya’nın ayrı bir anlamı daha var.
Zira müze olma kararı alındığında (1934) yayını yasaklanmıştı. 1948’de yeniden
“besmelesi” çekildiğinde Sebilürreşad Ayasofya için bugün nihayete eren “cami
olarak varlığını sürdürmeli” bilincinin inşaasına başlayan bir dergi
olmuştur." dedi.
Derginin Başyazısında Fatih Bayhan, "Ayasofya’nın “eşya ambarı olarak mı kullanılacağına” vurgu
yapan Sebilürreşad, “ambar endişesini bilerek gündeme getirmiş, cami vasfını
yitirmesinin onu bu haliyle işlevinden uzaklaştıracağının altını çizmişti. Bu
yazı İslami sahada yayın yapan dergiler için milattır. Zira Ayasofya mevzusunun
ilk düğümünü çözme teşebbüsü işte bu
yazıdır. Ancak Eşref Bey o yazıyla kalmamıştır.
1952’nin Nisan ayında “Ayasofya Camii hakkında bazı notlar” başlıklı
imzasız yazıda konuyla ilgili ipuçları yer alır, fazla detaya girilmez, ancak
ciddi iddialar yer almaktadır. Bunlardan biri, Yunanlı din adamlarının, Gazi
Mustafa Kemal tarafından Ayasofya Camii’nin kiliselerine verileceğinin ima ve
iddia edilmesidir. Ayasofya Camii’nin müzeye dönüştürülmesinin Batı’nın
yönlendirmesiyle CHP tarafından yapıldığına dikkat çeken Fergan, bir
milletvekilinin bu sürece dahil olduğunu hatta Tevfik Rüştü’nün her şeyi
bildiğini belirtirken devlet arşivlerinde bununla ilgili belgelerinde
olabileceğini de yazar.“
Aynı yılın Temmuz ayında kaleme aldığı “Birinci merhale müze, ikinci
merhale kilise” başlıklı yazısında da önemli iddialarda bulunuyor.
Hatta, iddiayı ileri bir noktaya taşıyarak, “Kilise yapılmak için zemin
hazırlanıyor” demeye getiriyor.
***
Görüldüğü gibi Ayasofya bilincinin ilk inşaası
Sebilürreşad’ın yürüttüğü ısrarlı yaı ve habercilikle başlamış. Kapandığı 1966
yılına dek kendi mahallinde çıkan tüm dergilere sirayet eden “Ayasofya
açılmalı”, “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” sloganlarıyla tarihe
nakşolunan iradeyi böylece beslemiştir. 72 yıl boyunca bu talep adeta
gökkubbeyi sarmış ve siyasi bir iradeye intisap ederek 2020 yılının Temmuz
ayında hemde Lozan’ın imza edildiği güne denk gelerek Cuma vaktinde Cuma
namazıyla camii olarak açılmıştır.
***
Elinizdeki sayı, işte bu tarihi günlerin yeniden kayda
alındığı bir sayıdır. Eski yazıların yeniden tozlu raflardan çıkartıldığı, yeni
sürecin değerlendirildiği bir sayı olarak arşivinizdeki yerini alacak bir
sayıdır. Tarih, Sebilürreşad’a nasıl Çanakkale zaferini, istiklal zaferini
şahit kıldıysa Ayasofya’nın da yeniden asli hüviyetine kazandığına şahit
tutmuştur. Emeği geçenlere kalbi şükranlarımızı sunmak tarihe karşı bir
görevdir. Bugün zincirlerin kırıldığı iklimin fikri bilincini Sebilürreşad
sulamışsa, siyasi bilincini Necmeddin Erbakan sulamış ve büyütmüş, onun
talebesi Erdoğan’a ise cami olarak açmayı Allah nasip etmiştir.
Bundan sonra Ayasofya bilincinin onu korumak olduğunun
idrakinde olacağız. Ve Kudüs’te Mescid-i Aksa’nın esaret zincirlerinin
kırılması için dua ve niyazımızı sürdüreceğiz." dedi.